Gözler, körelmiş, kulaklar işitme kaybına uğraşmış olabilir..
Hafızalar 'balıklarda olduğu' gibi üç saniye öncesini hatırlamayacak kadar, zayıflamışta olabilir..
Hatta, içinde bulundukları durum nedeniyle 'savunma yerine aynı şeyi tekrarlamak zorunda kalınmışta olabilir..
Ama bunlar şu gerçekleri değiştirmeyecek..
*Samsun'da Cumhuriyet Başsavcılığı 'Sabah Gazetesi'nde yayınlanan 'Paralel doktora kıyak ihale' ve 5 Mayıs 2015 ve 13 Şubat 2016'ta yayınlanan 'Başkanın paralel rant kuleleri' haberlerindeki iddiaları ihbar kabul etmiş ve soruşturma başlatmıştır..
*Haberlerin odağındaki isim 'haberdeki fotoğraflarıyla' ortadadır. Haberdeki iddiaların odağında Başkan Yılmaz vardır ve iki haberde 'Paralel' kelimesi başlıkta yer almaktadır..
*Hani geçen gün bir meslektaşın yazdığı gibi 'hani ortada soruşturma yok' diye yazmak, Başsavcı'nın resmi açıklamasını yok saymaktır ki; "Bu yargıya müdahale olarak algılanabileceği gibi, Başsavcılık makamının açıklamasını da 'ciddi bulmamak gibi bir algıya yol açabilir'..
*Ayrıca Başsavcı Erol Tosun'un imzasını koyduğu açıklamada, 'Özel soruşturma usulüne tabi olan kişilerin ifadelerinin alınması da bu süreç içinde yürütülmektedir' gibi bir ibare vardır ki; bunun işaret ettiği isim de 'ayan beyan ortadadır'..
*Kaldı ki; İhale yolsuzluğu gibi iddiaların olması halinde 3628 sayılı kanun devreye girebilir ki; Yolsuzlukla Mücadele Kanunu kapsamında 'o iznin alınmasına da gerek kalmadan soruşturma'nın yürüyebileceği de 'konunun uzmanlarınca bilinmektedir'..
Yani diyeceğim şudur..
Bize gönderilen tekzip metninde de olduğu gibi 'müvekkilimin hakkında bir soruşturma yoktur' ibaresi gerçeği yansıtmadığı gibi, ortada 'SORUŞTURMA' yok gibi bir iddia da kamuoyunu yanıltmaktan öteye bir şey değildir..
Soruşturma vardır, yürütülmektedir.. O iki haberdeki iddialar da 'gün yüzü gibi ortada' ve yürütülen soruşturmanın sonucunu beklenmektedir..
O malum iddialar nedeniyle ne kapanmış bir soruşturma vardır, ne de yürümeyen bir yargı süreci..
Neyin ne olduğunu, soruşturma kapsamında kimlerin ifadeye çağrıldığı, Samsun kamuoyunda gün geçmeden duyulmaktadır..
Yeniden o Başsavcılık Belgesi'ni tam sayfa yayınlamak istemiyorum ve 'Meraklılarının gözünün önüne koymak gibi bir amacım olmasa da' balık hafızalara hatırlatmak istedim..
Ne olursa olsun, ne kadar 'tekzip metinleriyle, mahkemeye dava açmalarla' yıldırılma politikası izlense de, 'devletin yargı organlarının açıklamaları görülmek istenmese de' Samsun bu süreci öyle ya da böyle yaşayacak..
O iddialara konu olanlar, yargının önüne gelecek, savunmalarını yapacak..
Derdini anlatacak, iddialar tek tek masaya yatırılacak..
Yanıtlarını verecek..
Bilirdim, bilmezdim, başka da bilgim yoktur, beni orayla ilgim bundan ibarettir' denilse de;
Gölgelerinin gücüyle işlerini yürütseler de..
Babaların yerine oğulları, kocaların yerine eşleri, eşlerin yerine kocaları, abileri, kardeşleri, hatta bürokratları 'kağıt üzerinde mal mülk sahibi görülse de'..
Kurdukları şirketleri 'güçlü gölgelerin gücü altında' yakınlarının üzerinde 'görülse de'..
Nereden buldun 'kardeşim diye sorarlar adama ve soracaklardır da..
Hukuk bir şekilde işleyecek ve ‘o iddialar’ kamuoyunun da sonuçta bilgi sahibi olacağı şekilde bir karara bağlanacak..
Bu böyle biline, beklene..
Ancak, bu konuda yazdıklarımız ve yazacaklarımız bundan ibaret sananlara da bir kaç cümle söylemek isterim..
Biz bu konuda yaptığımız tüm haberleri 'kamuoyunun doğru bilgi edinme, yaşanan gelişmelerle ilgili kişileri aydınlatma sorumluluğu altında 'kamuoyu yararına ödev kapsamında' yaparız..
Basına yasayla tanınan 'özgürlüğü' birilerinin çıkarı için kullanmayacağımız gibi, birilerinin 'öyle yapmazsanız şunu yaparım, bunu yaparım, HAAA gibi ucuz tehditlerine aldırmadan', umursamadan ödev yönü ağır bir işlev olarak gördüğümüz için önemseriz..
Hangi habere ne zaman devam edeceğimizi, nerede bırakacağımızı da 'ne sorgulatırız ne de hesap veririz..
Diyeceğim şu ki; Biz sadece işimizi yaparız..
Kimin ne yaptığıyla, ne yapacağıyla elindeki belge sayfalarının kalınlığıyla ilgilenmeyeceğimiz gibi, birilerini koruma gayreti içinde olanların sözlerini de 'hiç dikkate almayız'..
Korunmaya muhtaç hale gelmişleri ve ‘aleyhindeki o haberleri hiç ilgilenmiyormuş gibi gösterip, masasında baş köşeye koyanları’ ise ‘sadece ibretle’ izleriz..
Hatta 'Suskunların yerine konuşabilmek için antetli kağıtlar hazırlayıp, dilekçeler yazdırıp, yanıtlarını basına servis etmek için çaba harcayağına, partisinin önemli toplantısına '19 kişilik eksikle' katılmak yerine, önceliğinin 'yönetimini bir araya toplamak' olduğunu da hatırlatırız..
Çünkü Samsun'un ihtiyacı olan en son şey 'yönetemeyen yöneticiler'dir ve Samsun'un başta eğitimde, ihracatta, gelişmişlikte, işsizlikte ve yaşanabilir kentler noktasında geldiği yer bellidir ve durum vahimdir..
’Ama şunu önemseriz ve dikkate alırız..
Kim olursa olsun, ne kadar tutarsız davranırsa davransın, kendi menfaatlerini ne kadar toplum menfaatlerinin önünde tutarsa tutsun, toplu iğne başı kadar şahsım için değeri olmasa da;
Samsun kamuoyunun yararı için, bu toplumun kanını emmeye çalışanlara karşı 'nokta kadar' mücadele veren herkes 'Bir ödev, bir sorumluluk' yapıyor, elini taşın altına koyuyor demektir..
O zaman 'o noktada' ortak payda Samsun'dur..
Ama hepsi bu kadar..